sadece doğurmak yetmiyor; yedir, içir, büyüt en önemlisi de mukayyet ol.
bir can'ın sorumluluğu o kadar ağır ki.
altında eziliyorsun.
gözün gibi bakıyorsun,
gözünden daha çok dikkat ediyorsun ama görünmez kaza gelip buluyor.
dün alişko'm bir kaza geçirdi,
deneme kabinlerindeki boy aynası üzerine düştü,
kafasında kırıldı,
oğlumu gördüğümde, ayna başından geçmişti,
nasıl gidip nasıl kucakladığımı hatırlamıyorum.
hemen boynuna baktım, çizik-kesik var mı diye yok,
yüzünde de yok,
sadece ağzı kanıyor, hemen tuvalete gittik ağzını yıkadım.
hala aklıma hastaneye götürmek gelmiyor,
tuvaletteki kadın yakında Atatürk Hastanesi var, önermem ama oraya gidin deyince dank etti kafasına darbe aldığı.
cihan dükkana döndü, kartını bıraktı; camı yaptırın ben parasını ödeyeyim diye.
nasıl bir psikolojiyse, adamlardan hesap soracağımıza zararlarını karşılamaya çalışıyoruz.
bu arada alişkonun burnu da kanamaya başladı.
cihan da şokta, kafasındaki aynaları temizlemeye çalışıyor.
hastaneye gittik, film çekildi, kontrol yapıldı.
cidden dua edenimiz ve verilmiş sadakamız varmış, hiçbir şey çıkmadı.
burnu da kanamasa burnu bile kanamadı diyeceğim.
içimiz rahat etmedi, Gazi çocuk acile götürdük, 4-5 saat kontrol altına aldılar.
ben eve gelince şoktan çıktım.
ama o saatten beri ağlıyorum, kafamı toplayamıyorum.
aklımda başka şey olmadığından, yazarsam rahatlarım belki dedim.
sizin de canınızı sıktıysam, özür.
şükür.
öperins!