fotoğraflarınıza bakarken birisi ne kadar fotojeniksin derse ne hissedersiniz?
ben bozuluyorum arkadaş!
normalde çirkinmişim de fotoğrafta güzel çıkmışım gibi.
bozulduğum konu, çirkinliğim değil bunun yüzüme vurulması.
bana fotojeniksin demeyin rica ediciim.
konuyu bir yere bağlayacak değilim.
yazmaya başlamadan önce aklıma geldi, böyle bir giriş yapayım dedim.
beni cismen tanıyanlar bilir, saçlarım çoğu ülkede ispanyol sanılmamı sağlayacak şekilde latin.
yani dalgalı ve uzun.
yani dalgalı ve uzundu.
üniversite 1 sınıftan, yani cihanla tanıştığımdan yani 10 seneden beri aynı saç modeliyle dolanıyorum.
zaman zaman kahkül kestirdim, kat yaptırdım ama genel olarak kürek kemiklerim hep saçla örtülüydü.
kafamdaki beyazlığın bir kaç telle sınırlı olması ve sonuna kadar doğallık ilkem gereği boyatmaya da yanaşmadığımdan bugünlere kadar "alle paris'te" modunda dolandım sahillerde.
30 yaşına girmenin üzüntüsünü hafifletsin diye o yaşta kestirmeye niyetliyken, ani bir kararla gittim ve çat çat çat kel behzat.
ani bir karar dediysem yaklaşık 2 aydır bu konuya odaklanmıştım,
saçımın en kısa kat yerini öne getirecek şekilde topluyor alıştıma yapıyordum.
ama boşa yapmışım, yeni kesimin onunla alakası yok.
kuaföre çok para verdiğim için mi çok beğendim yoksa beğendiğim ve hakettiği için mi çok para alıyor paradoksalını bir yana bırakırsak ardımda yarım metre saç bırakmama rağmen kuaförden çok mutlu ayrıldım.
genelde ucundan kestirmeye gidince saçın yarısını kesen mahalle kuaförleri bizi kuaför sonrası acılarına alıştırıyor gerçi.
sanıyorum "saçın ucu" kuaför literatüründe başka bir uzunluk ölçüsüne tekabül ediyor.
hazır lafı açılmışken, kendi kestiği saçı, kim kesti bunu diye beğenmeyen, her seferinde sana bir gölge yapsak çok yakışır diyen, basma kalıp cümlelerin değişmez kahramanları mahalle kuaförlerine burdan selamlarımı iletiyorum.
her ne ise yeni saçımla dün bir kaç kişiye göründüm.
insanlar yadırgıyor farkındayım.
ben de bazı bazı yadırgayıp kendimi trt-4'deki ingilizce öğretmeni bayana benzetiyorum.
fotoğrafını aradım bulamadım ama hatırlarsınız; beyaz gömleğin yakasına kurdela bağlayan küt saçlı tombik bir bayan vardı zamanında.
onu saçı da böyle küttü.
şimdi aynaya bakınca onu görüyorum ara sıra.
belki modelden belki tombişlikten..
belki de özlemişimdir, kim bilir.
oysa ben hep gripin kadını gibi küt saçlı olmak istemiştim, kader.
kıldı yündü derken yine bir yazıyı da boş laflarla doldurduk.
ama arada kıl-yün muhabbeti iyi gelir.
haydi öperins!
7 yorum:
saçın küsmesi diye de bir olay var lam.
herifin elindeki ugursuzluktan mıdır nedir bilemedim ama, uzamıyo bazı adamların "ucundan acık" diye kestikleri saç.
benimde kestiresim var bu aralar çok fena ama ben hiç fotojenik değilimdir nolur peki benim sonum :))))
@w.w. lanetliyorlar mıdır nedir. aman benim başıma daha gelmedi öyle bir şey ama gelirse kuaförü vururm zaten :)
@beenmaya: saçını kestirip objektiflere poz vermezsen sorunun çözülür gibime geliyor :P
Fotojenik'sine kilsin ya, ben de sevmem..ayrica "guzellesmissin"lafini da sevmem mesela, cirkin ordek yavrusuydun da kugu olmussun dermis gibi...Cok iltifatin geldiyse guzelligine guzellik katmissin, ya da daha da guzellesmissin denilebilir bence :)
Kuafor sorunsali da tamamen ayri...ben her kesimde soyluyorum, yalniz benim olcumle ucundan 1-2 parmak, senin olcunle diil diye, yine de hep istedigimden daha cok kirpiyo salaklar...
@eliza: ben artık istediğim gibi olmazsa paranızı vermem diyerek tehdit ediyordum adamları. hoş artık kestirecek saç da kalmadı ya kafamda :/
Resimlerini gördüm şeker, süper olmuşsun, bayıldım! Artık bir de gerçeğiyle de görüşsek diyorum!!
@afrodelfino: evet evet! öncelikli hedefim bir öğlen yemeğinde sen ve brajeshwari ile buluşmak. sonra da bize gelin hep beraber:))))
Yorum Gönder