uzun zamandır aklımda çocukluğumun en güzel yıllarının geçtiği karpuzkaldıran'ı yazmak vardı.
ismini hiç duymamış biri için ne kadar da anlamsız geliyor.
oysa 4 yılını yaz-kış orda geçirmiş ben ve akranlarım için ismindeki karpuzun ya da kaldırdığı şeyin bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
karpuzkaldıran antalya-lara'da mukim bir askeri kamp.
asker çocuğu olmanın avantajlarından biri olarak antalya'da kaldığımız 4 sene boyunca yaz kış kampta kaldık.
her sene baharla birlikte yeni gelenleri karşılar, ekimde sezonu kapatırdık.
15 günlük devrelerde yeni yeni arkadaşla edinir, demirbaş olarak çoğu gidenin ardından diskoda son gece çalan "bu gece son" şarkısı eşliğinde içlenir kimi zaman ağlardık.
8-12 yaş aralığımı orda geçirmiş olmama rağmen, çoğu kişinin halen yaşayamadığı çok şeyi yaptım ve yaşadım orada.
sözlükten holden caulfield, o kadar güzel yazmış ki, ben yazsam aynını yazarım diyerek ve affına sığınarak bundan sonrasını onun ağzından devam etmek istiyorum.
anlattıklarına ve zaman dilimine bakıldığında arkadaşım olma olasılığı yüksek olduğundan yaptığım alıntıya kızmayacağını umuyorum.
"kreplerine, karlamalarına ve snack barına, kayalıklarına, kumlarına taptığımız batı plajını, kıyıda çıkan yengeçler nedeniyle uzak durduğumuz, daha çok sükunet meraklısı yaşlıların tercih ettiği doğu plajını, her daim kalabalık olan, aradığım herşeyi bulabildiğim (marketinden kuaförüne) sahil gazinosunu, 2 yıl boyunca her akşam yemek yediğimiz, alabalıklarla dolu havuzunun etrafında saatlerimi harcadığım doğu gazinosunu, her gün saatlerce bıkmadan oynadığım ve yüzlerce arkadaş edindiğim çocuk parklarını, 90ların vazgeçilmezi olan şarkılarla beynime kazınmış olan, tahta tuhaf bir yapısı olan discoyu, çizgileri beyaz boya yerine beyaz borularla yapılmış bir futbol sahasını barındıran spor tesislerini , süper bir kendin pişir kendin ye mekanını, sabahın 4'ünde kokoreç-işkembe çorbası sefalarını, ilk sinema deneyimime home alone ile evsahipliği yapan ve bünyesinde abuk eğlenceler düzenlediğimiz açık hava sinemasını, kullanılmadığı için paten ve kaykay kaymak için mekan edindiğimiz batı gazinosunu, bütün gün görmediğim annemleri bulmak için gece saat 2'de gittiğim, koşarken tuhaf taşlarıyla defalarca dizlerimi, dirseklerimi yardığım ve alkolsüz kokteyli benim için klasik haline gelmiş, gudik heykellerle dolu antik bar'ı, iskelenin ucunda yer alan gündüz mekanı deniz bar'ı, bütün paramı yatırdığım kola makinelerini, her sabah beni uyandıran tanıdık ağustos böceklerini, yarım saatte bir anons yapan danışmadaki salak kızı, antalya içine sefer düzenleyen ringleri, semaverleri, kaşarlı tostları ve sinemada film arası olduğunda aldığımız spriteları ile uzun süre besin ihtiyacımı gideren çay bahçesini, asansörünün inip çıkmasını salaklar gibi izlediğimiz turist hoteli, futbol maçlarını, sahil boyu süren sarı salıncaklarını, mayıs ayında açıp ekimde kapadığımız deniz sezonunu, aylarca bronz tenle gezmeyi, hatta sahil gazinosunun önündeki telefon kulübelerini, kimi zaman otoparkını, ve hatta yokuşlarını, motellerini, yağmurlarını, evin camından baktığımda gördüğüm şimdi adını anımsayamadığım şelaleyi, sabahın köründe palmiyelerin zakkumların arasında servis beklemeyi deliler gibi özlediğim, istanbul'a taşındıktan sonra gittiğimde çok değişmiş bulduğum, yabancılık hissettiğim, bende 40 derece sıcaktan, nefes almamı güçleştiren, giysilerimi sürekli ıslak bırakan yoğun rutubetten ve hüzünden başka bir iz bırakamayan, ama sonraları geriye baktığımda 2 yıl boyunca bir kez bile oturup televizyon seyretmeden yaşadığım, dizimdeki kabuk olmuş her yarada bir kez daha anımsadığım, güneş yağı ve hindistan cevizi kokusunda bulduğum yerdi karpuzkaldıran.. küçüktüm, hayat daha güzeldi, televole daha yoktu, şaban torino'ya yeni gitmişti.. hey gidi hey"
3 yorum:
gün geçmesin ki ortak bir yanımız daha ortaya çıkmasın alle.
senin 'kaldıran'ı çıkar
yerine 'dere'yi koy.
ahanda benim çocukluğum.
aynı demirbaşlılık,
aynı gidenin arkasından ağlama durumu.
hey gidi.
kaderin bağladıkları olacağız ama hangi düzlemde bağlanacağımız hakkında bi öngörüm yok :))
sanırım bu ara herkes çocukluğunu özlüyorki bende bu gün nostaljilere değindiğimden, mahalle aralarından eski yaz tatillerine kayıverdi aklım...
Yorum Gönder