
söz: fikret şeneş
müzik: iran halk şarkısı (ya ya)
icracı: ajda pekkan&göksel
şarkı sözü: baksana talihe mal verir kimine, seni vermiş benim gibi birine.
yorum: sen bir malsın.
öperins!
sevgili günce, bugün tam 20 haftalık hamileyim ve inan daha bir kişi bile bana otobüs/dolmuşta yer vermedi. hani ön koltuklar bana aitti. hani gönlümce oturabilecektim? illa 65 yaşımı beklemem mi gerekiyor yani?! kış hamilesi olmanın dezavantajı bu sanırım; palto içinden belli olmayan göbek/bebek akabinde ağrıyan bilek.
ayrıca benim dolmuş dediğim toplu taşıma aracına istanbulluların başka bir anlam yüklemesi ne garip değil mi? oysa biz ankarada dolsa da dolmuş diyoruz dolmasa da. uysa da koymuşuz uymasa da.. ismini...
şu sıralar karnımda meydana gelen çok güzel hareketlerin gaz olmadığını öğrendiğim iyi oldu. toplum içinde hareketlenen karnın endişesini anca akşam yemeğinde kuru fasulye yiyip gece yolculuğuna çıkanlar anlar.
gaz dedim de aklıma geldi, tüm ülkeyi etkisi altına aldığı bütün haberlerde bağıra bağıra söylenen soğuk hava dalgası ve kar ankara'yı adam yerine koymuyor sanırım. kaç haftadır ha bugün ha yarın diye diye kar bekliyoruz ama ne gelen var ne giden. ayrıca haberlerde tüm ülke donuyor diyerek hababam istanbul'u göstermesi de neden ankara'da inatla güneş açtığını açıklıyor sanırım.
hepiniza donsuz günler diler, öperins!
5 dakika sonra gelen edit: ahahahah camdan baktım kar yağıyor, bugün biri bana yer verecek desene!!
bazen diyorum ki; giyeyim cübbemi, oturayım masama, çektireyim bir fotoğraf, profil fotoğrafım o olsun çeşitli ortamalarda. ancak yüksek ateş zamanlarımda diyorum bunu. zira kendimde olduğum zamnlarda kendimi mesleğimle bütünleştirip, ona indirgemeyecek kadar aklım başımda. ama bunu yapan insanlar var ya, ben ona yanıyorum. beni anlamadınız ya şimdi, ona da yanıyor olabililirim. o zaman ben cübbemi giyeyim de bir fotoğraf çektireyim. öperins!
tatillerde tarih mefhumum olmadığından, işe başlama tarihim yani bugünü 2010'un ilk günü olarak kabul ediyorum. zaten ben kabul etmesem de bünyem o şekilde değerlendirmiş bulunmakta. bu sebeple biraz sonra yazacaklarım 2010'un ilk izlenimleri.
aslında sabah beklediğimin aksine güzel kalktım. ancak dakikalar bile geçmemişken birden tatil sonrası pazartesi sendromu ruhumu ele geçirdi. sinirlendim. abuk sabuk hareketler eşliğinde kalp kırdım. empati yaptığımda ne kadar manasız davrandığımın ve bir salak gibi göründüğümün ancak şimdi farkına varıyorum. ama o zaman - her zamanki gibi- haklıydım. akabinde dank sesi ve pişmanlık bulutuyla dilenen özür ve mutlu son.
evde böylesine sıcak gelişmeler yaşadığımdan olsa gerek, dışarı çıkmamla donmam bir oldu. arabaların üzerindeki karların nerden gelmiş olabileceğini düşündüm bir süre. zira yerdeki tek beyazlık uçuşan poşetlerdi. rakımın yükselmesi de karın kaynağını keşfetmeme yeterli olmadı.
otuziki saat bekledikten sonra gelen dolmuşa binmemin bir sonucu işe yarım saat geç kaldım. allahtan patron ters tarafından kalkmamış benim gibi. bir kaç telefon görüşmesi yaptım sonuç olumlu sevindim. bugün son günü olan bir dilekçem var ama müvekkil belgeleri hala getirmediğinden yetiştiebilecek miyim stresinden başka elimden bir şey gelmiyor. üstüne üstlük bir de çok ama çok saçma bir işim var.
saat 12.00. bu ana kadar 2010 iyi ki gelmiş diyeceğim bir heyecan yaşamadım. artık önümüzdeki günlere bakacağız. öperins!