24 Kasım 2011 Perşembe

Anasının yavrusu.


Ben böyle pozlar verdigimde bana bakıp gülmüştü.


Komik olduğumdan degil, hosuna gittiğindenmis meger. Pis taklitçi!

23 Kasım 2011 Çarşamba

öğretimin açığı kapalısı olmaz.

bendeki iştah maymunu geçti orangutan boyutuna doğru ilerliyor.
eh tabi, bu iştahın alana/yapana kadar olduğunu söylememe, maymunluktan gelmesi bakımından gerek yok sanırım.
8 senedir bitiremediğim ve bundan önce bir yazımda hevesle, afla döndüğümden bahsettiğim ceza hukuku/spor hukuku karışımı tezimden hala haber alınamıyor.
hal böyle iken, 2 aydır hafta sonlarımı işgal eden ve daha 1 ay daha işgal edecek olan spor hukuku sertifika programımın etkisiyle aöf/ spor yönetimi bölümüne başvurmam da nesi?
aslında konu şöyle gelişti; şimdi tam olarak nerde gördüğümü hatırlayamadığım, anadolu üniversitesi ikinci üniversite reklamı ardından aklıma "babam bile bitirdi, ben de başvursam ya" repliği eşliğinde ikinci üniversite düştü.
esas olarak aklımda medya ve iletişim, halkla ilişkiler gibi bölümler var iken, allah ikinci gözü de verdi ve bölümler arasında spor yönetimi bölümünü gördüm.
hemen bir kamuoyu araştırmasına girdim, sonuç: OLUMSUZ!
çalışmazsın, bitirmezsin, boşa başvurmadan başka tek aldığım olumlu cevap bana ayıp olmasın diye iş arkadaşımdan geldi, eminim.
benim fikir almalarım genelde fikrimi onaylatmak amacındadır.
bu yüzden tüm olumsuzluklara rağmen, kayıp sandığım geçici mezuniyet belgem için gazeteye zayi ilanı verdim, internet başvurumu yaptım, bu arada mezuniyet belgemi buldum, 2003 senesinde çektirdiğim fotoğrafımdan çoğlattım.
geriye sadece harcımı yatırmak kaldı.
Şu adresten anlayamadığım üzere başvuru ya bugün ya cuma son, siz de başvursanıza.
peki ne dersiniz, ben gireyim mi böyle bir işe?
aöf okuyanlar, el cevap plz, danke, mucks.
hoş kalın lütfen.



18 Kasım 2011 Cuma

sonunda bugün giydimm ama ne giydim.

"sizce moda nedir" ne kadar aptal bir soruysa "moda insanın kendine yakışanı giymesidir" de o kadar aptal bir cevap.
insanın kendine yakışanı giymesi stilidir.
moda ise yakışandan çok daha öte günün şartlarında hakim olan eğilimdir.
moda ile ilgili bir şeyler yazmıyorum diye adliyeye tayyör ile gidip geldiğimi sananlar olmasın lütfen.
ben de istemez miyim bugün ne giydim postları yapmayı.
ama bunu yapacak ne vaktim ne de beni çekecek bir fotoğrafçım var.
bugün bu işlerin üstadı, canım arkadaşım zeto ile öğlen yemeği yiyince, bu sefer fotoğraf da çekelim dedik.
allahım!
poz vermek ne kadar zor bir şeymiş.
sırf bu sebepten bile bugün ne giydim postu yapan bloggerları tebrik etmek gerek.

yukarıda görüldüğü üzere ben poz veremedim.
ilk fotoğrafta ellerimi nereye koyacağımı bilememişim, son fotoğrafta uyuyakalmışım.
çok çalışmam lazım çoook.
allahtan koçum iyi.
teşekkürler zeynepciim :)
öperins!

görseli zeto'nun bu yazısından aldım.

15 Kasım 2011 Salı

fitingen

şu aralar benimle ilgili en çok merak ettiğiniz şey verdiğim kilolar sanki.
içime öyle bir hissiyat geldi.
zaten durmadan onun hakkında konuşuyorum.
e nasıl konuşmayayım, 72.6 kilodan 58.6'ya kadar düştüm.
3 yıl daha konuşsam hakkım bence.
hoş zayıflıkTan bunalıma girmeme de az kaldı.
anoreksik davranışların yanında, görenlerin yaağni kilo da sana yakışıyordu demesi??
hatta birinin açık sözlülüğü abartıp "ayy çok zayıflamışsın ama çirkin olmuşsun" demesi??
babamın yüzün kırış kırış olmuş 3-4 kilo al demesi?
1 kilo almışım dediğim kayınvalidemin ohh iyi olmuş demesi??
bu ülkede zayıflara yer yokmuş onu anladım.
ama ben böyle mutluyum, hem de çok.
xs, 36 kavramları girdi hayatıma.
ama üşüyorum reyizzzz!
mucks!


jose maria



yine gel...

1 Kasım 2011 Salı

tunç film altan günbay sunar; seni kalbime gömdüm!

son zamanlarda sinemada çok güzel filmler izledim.
bunlardan ilki ve belki de beni en çok etkileyeni bir zamanlar anadolu'da idi.
off kurduğum cümlelere bak!
yazmaya yazmaya bir insan sıkıcı olur mu, ben olmuşum valla.
her ne ise.
"doğallığın büyüsü" olarak nitelendireceğim BZA sonrası, beni paklayacak tek film seni kalbime gömdüm olabilirdi.
türkan şoray'ın eşsiz güzelliği, cihan ünal'ın müthiş oyunculuğu yanında yan rollerdeki oyuncuların müşfik kenter, ahmet mekin, neriman köksal ve çolpan ilhan olması bile başlı başına bir izleme nedeni.
şaka la şaka!
elbet bu filmde* güzeldir ama bizim gömenimiz behzat amirim.
bu arada, arada midnight in paris'i de izledim ama rhinoceros diyemediğim ve hatta oğlanın moo box applicationına bakmadan yazamadığım için şu an ondan bahsetmeyi es geçiyorum.
Behzat Ç- seni kalbime gömdüm güzeldi, daha önce de dediğim gibi bu bahiste realite umrumda değil.
film sanatsal açıdan eksik, aceleye getirilmiş olabilir, önemli mi? hayır!
özlemiş miyiz? çok!
bir polisiye olarak da gayet başarılıydı ya da değildi, valla önemsememişim ben.
özlem gidermek değil, hasret depreştirmek oldu bu film.
allahtan 13 kasım'da yeni bölümüyle tekrar aramızda behzat amirim.
kurban bayramı sonrası pazartesi'ye hazırlayacakmış bizi, bunalıma girmeyelim diye.
bir deyişe göre ahmet uğurlu ve mine tugay ile birlikte hem de.
mine tugay'dan haz etmiyorum, o da beni sevmez zaten.
cansu dere'yi de sevmem ama filmi zevkle izledim.
yeter ki dizi başlasın da ömür gedik bile oynasın yani, o derece.
daha fazla sıkıcı olmadan bu bahsi kapatıyorum.
sanıyorum biri bana büyü yaptırmış yazamayayım diye, hemen bozdurup geliyorum.
öperins!

*dahi de'sini bile birleşik yazmışım ya la!