14 Kasım 2008 Cuma

Yaz sil, yaz sil! Çağan Irmak çok yaşa!

Yazacağım yazacağım ama bir türlü kelimeleri toplayamıyorum..
Belki de Çağan Irmak o kadar güzel toplamış ki kelimeleri etrafta bana yazacak kelime kalmamış..
Filmi pazartesi gördüm(k).. Çıktık, içtik.. Ağzıma koymadığım sigarayı içtim..
Salı müzikleri buldum.. dinledim, dinledim, dinliyorum..
Çarşamba..
Perşembe..
Cuma, hala etkisindeyim..

Konu basit, yalın.. Daha önce Amerikan filmlerinde alışık olduğumuz bir tema.
Ama Çağan Irmak öyle bir büyü yapıyor ki insana, izlerken konu dışına çıkıp çok başka dünyalara gidiyorsunuz.. İlk yarıdaki ilişkinin doğallığı, hepimiziden bir parça taşıyışı bizi Ada-Alper aşkına öyle bir inandırıyor ki; utanmasak kalkıp alkışlayacağız..
Antrakta muhtemel sonlar yazıyoruz, şöyle olursa çok klasik olur olmaz diye.. Ama oluyor. Çağan Irmak bildiğimiz sonu öyle bir getiriyor ki karşımıza düğüm düğüm düğümlenen boğaz artık iflas ediyor ve gözlerden aşağı iniyor hüzün..
Böyle duygusal şeyler yazmayı sevmemem , alışkın da değilim zaten..
Ama büyülendim..
Ayla Dikmen'den...
Anlamazdın'dan..
Cemal Hünal'dan..
Melis Birkan'dan..
Semiramis Pekkan'dan..
Bana Yalan Söylediler'den..
İstanbul'dan..
İstanbul'dan..
İstanbul'dan..
Aşk'tan....

Öperins!

Hiç yorum yok: