
mango bana mektup atmış. mektubunda bloğum bu, beni takip etmen zevkin açısından iyi olur demiş. ben de iyi, olur dedim. bakacağız bakalım neymiş?!
voleybolu, özellikle de bayan voleybolunu izlemeye bayılıyorum. yurdum erkeklerinin çoğunun da aynı görüşte olduğuna eminim. sırf et izlemek için salona giden ayılar biliyorum yahu.
her ne ise polonya'da avrupa şampiyonası başladı. (polonya bu sene avrupa şampiyonası resmi ülkesi mi acaba?) maçların gündüz olması sorun oluştursa da, sonuçları öğrenmediğim sürece akşamki tekrarlarını izlemekte de bir sakınca yok. milli takımın ilk maçı dün fransa ileydi. ancak dün fransa'nın oynadığı ne idi anlayamadım. :O plajda her voleybol topunu eline alanın filenin etrafında toplanması hesabı fransa, çember oluşup topa pıt pıt vurmuş kızları tutmuş da getirmiş gibiydi. ben daha önce hiçbir maçta servisten bu kadar sayı kazanıldığını görmemiştim. neticeten oldukça sıkıcı bir maç oldu.
filenin sultanları (ahahahah iğrencim) bugün 16.00'da italya ile, yarın da almanya ile oynayacak. ilk maç çok tırt olduğundan, takımın performansı konusunda bir yorumda bulunamıyorum. ama italya'nın son şampiyon olduğunu hatırlamak/hatırlatmak isterim..
o değil de ben neden böyle bir yazı yazdım yahu. ne alaka şimdi? neyse öperins!
*filenin sultanlarının sayı alınca söyledikleri sevinç ünlemi. bunu uzun süre "ohhh bee" diye anlamıştım.
fotoş: ntvspor
1000 günde 5 çocuk doğurdum, 16 yaş yaşlandım, başyargıç oldum, bilimsel bir atılım gerçekleştirdim, evlendim, 10 nikah kıydım, bir kabilenin şefi oldum, 1000lerce yargı hükmü verdim, cadılar bayramını kutladım, albüm çıkardım, klip çektim, 10.000 kişiye konser verdim, grubum radyo listesinde ilk 40'a girdi, şirket açtım, zombi öldürdüm, çektiğim bir fotoğraf yayınlandı, dünya turunu tamamladım, yeni yılı kutladım, sevdiğim kişiyle birlikte oldum, ölüler diyarını ziyaret ettim.
ne çok boş vaktim varmış meğerse!
öncelikle söyleyeyim böyle bir karşılaştırmayı müzik otoritemle değil, iki bayanın da latin kökenli olmasından aldığım ilhamla yapıyorum. zaten müzik tarzı olarak da ikisini karşılaştırmak ne kadar doğru olur bilemiyorum.
malumunuz her iki şarkıcı da yeni şarkılarıyla arz-ı endam ettiler/etmekteler. nelly furtado'dan manos al aire'yi dinlerken ne kadar zevk alıyorsam shakira she wolf dedikçe o kadar müzik zevkim rencide oluyor. klipçi değil radyocu biri olduğum için görselliği bir yana bırakarak duyduğumu değerlendiriyorum ve olmamış shakira diyorum, OLMAMIŞ! hele o ulumalar nedir yahu. asena mısın kızım sen?
ayrıca shakira inglizce söylemesine rağmen, nelly'nin ispanyolca şarkısında anladığım kelime sayısı daha fazla. dünyada bu kadar ingilizce şarkı söyleyen varken bu zavallı kızcağız neden kendi dilinde söylememekte ısrar ediyor anlamış değilim. hayır urduca da konuşmuyorsun, dilin dünyada en çok konuşulan ikinci dil. biri shakira'ya ispanyolca şarkılara ağırlık vermesini salık versin.
latin deyince aklıma geldi. ricky martin'e ne oldu ayol?
elimin gidip gidip geri geldiği hop çiki yaya polisiyelerinden kader'in peşinde'yi eliza'nın da tavsiyesi üzerine aldım. belki can yayınlarının al benisi belki de bi yerden başlama isteği bilemiyorum. bugün başladım okumaya, kolay okunabilitesi ile dövüş kulübünün üstüne masal gibi gidiyor. travestisel hayata karşı meraklarımı giderecek sanıyorum. okuyalım görelim.
hoş kalınız!
seni izleyim diye beni izledikten sonra, seni izlemediğimi anlayıp beni izlemekten vazgeçen izleyici; seni izliyorum..
hatta geçen kış ne yaptığını biliyor bile olabirim..
hamiş: görsel acayip hoşuma gitti, uysa da kodum uymasa da..